Pages

30 Ocak 2014 Perşembe

TİRAMİSU




Tiramisu : "Beni neşenlendir" demekmiş. 

Kakao ve kahve bir tatlının can damarını oluşturur da o tatlı insanı nasıl olur da  mutlu etmez ki ???? Soğuk,yağışlı ve gri günler geçirdiğimiz kış mevsiminde hepimizin ihtiyacı biraz mutluluk değil mi zaten ???

İşte size zahmetsiz kolay mutluluk yolu : Tiramisu :)))

Romada yediğim mascarpone peynirli meşhur İtalyan tatlısının tadı damağımda kalmış olsa da ben de en az 15 yıldır sık sık yaptığım hem pratik hem de lezzetli tiramisu tarifimi paylaşacağım sizinle. 

Bu pazar canımın içi güzel annemin doğumgünü kutlaması için hafif bir lezzet olacağı düşüncesiyle yaptığım tiramisumu sizler de deneyerek misafirlerinize zevkle ikram edebilirsiniz. 

Yarım saat kadar hazırlama süresinin ardından en az 3 saat buzdolabında bekletme süresini de hesaba katarak yapmanızı öneririm. 



Malzemeler
Kakaolu hazır kek ( pastaban )
2 yumurta sarısı
3 yemek kaşığı  toz şeker
3 yemek kaşığı un
1/2 litre süt
1 paket labne peynir
1 kupa koyu ve çok şekerli nescafe
Kakao


Yumurta,un ve şekeri karıştırın. Sütü yavaş yavaş ilave ederek muhallebi kıvamında pişirin. Ocağın altını kapattıktan sonra labne peynirini ilave edin ve iyice karıştırın. Diğer yandan kekin bi katını nescafe ile ıslatın. Arzu ederseniz nescafenin içine biraz rom ya da viski de ilave edebilirsiniz. Islatmış olduğunuz katın üstüne labneli muhallebiden dökün. İkinci katı da üstüne koyarak tekrar ıslatın ve kalan karışımı kekin üstüne yayın. Tüm muhallebinin üstünü süzgeç yardımı ile kakao ile kaplayın ve buzdolabında en az 3-4 saat bekletin.

İşte bu kadar basit ve bir o kadar da lezzetli tiramisumuz servise hazır. Afiyet olsun...

28 Kasım 2013 Perşembe

YENİ YIL SOFRASI !

Yeni yıla neredeyse 1 aylık bir zaman kalmışken, geçen seneki yeni yıl soframız için hazırlamış olduğum bazı tabaklar ve süslemeleri paylaşarak sizlere ufak da olsa biraz fikir vermek istedim.

Malum zaman azaldıkça ne, nerede, nasıl gibi sorular kafalarımzda uçuşurken pratik öneriler hayatımızı kolaylaştıracağı gibi, ucuz ve şık uygulamalar sizin emeğiniz olunca değeri daha da artacaktır....


Peynir tabağınızı sadece biraz maydanoz ve kiraz domates ile yılbaşı çelengi görüntüsüne kavuşturabilir ve sofranızı da konsepte uygun olarak renklendirebilirisiniz .....



Brokoli, kırmızı taze biber, kiraz domates, çubuk kraker ve bir dilim limon.... 
İşte yine sofranıza renk katacak harika bir çam ağacı :) görüntü dışında yemek de isterseniz brokolileri haşlamanızı ve zeytinyağı, limon ve sarımsaklayarak süslemeye geçmenizi öneririm :)


 Kadehlerinize bağlayacağınız kırmızı zarif kurdeleler yılbaşı ruhuna hitap edecektir.


                                Birkaç dekoratif mandal ve kurdele ile peçetelerinizin sunumunu
                         yine gecenin teması ile bütünlük sağlayacak şekilde sergileyebilirsiniz.



Markettten alacağınız basit beyaz mumlarınızın etrafına çubuk tarçınları kırmızı kurdele ile bağlayarak yine şık bir görünüm elde edebileceğiniz gibi, tarçın kokusunu da 
sofranıza taşımış olacaksınız.




Geçen sene evde elime geçen basit bazı ürünlerle bir anda soframızı pratik bir şekilde süslemiş ve sade ama yeni yılı karşılamaya hazır şık bir görüntü yakalamıştım.

İşte tüm bu önerilerle ortaya çıkan masamız :)










 

25 Nisan 2013 Perşembe

MOR SALKIMLI EVİM OLSUN




Nisanın 25'i, güneşli bir bahar Perşembesi....
Benim içimde ise parçalı bulutlu bir hava..... 
Kulağımda Sezen Aksu"Kayıp Şehir" diyor...
Ben de kayboldum sanki bu şehirde.....
Kaybolduğum yer Ankara ama İstanbul hafızamda...
Yine nisanda ama yıllar önce İstanbul Sultanahmette bir ara sokakta masallar diyarına gelmiş hissi uyandıran mor salkımlar aklımda...
Pastel boyalarla, sulu boyalarla boyansa bu kadar güzel olur mu doğa? 
Ben de mor salkımlı bir ev çizsem, gerçek olur mu acaba bir ara????


4 Mart 2013 Pazartesi

FIRINDA MÜCVER

 
Malum pazarları evde olunca insanın midesi hiç susmaz, eli sürekli buzdolabının kapağına gider, dolaplar karıştırılır abur cubur bulmak umudu ile...İşte böyle bir pazar,  5 çayında ne yesek diye aranırkeeeeennnn, buzdolabında duran zavallı 4 kabak gözüme ilişti ve mücver yapmalıyım diyerek işe koyuldum. Lakin; diyet mevzuları haala benimle olduğu için yağda kızartmak yerine neden fırında denemiyorum diyerek ve annemin muhteşem mücver tarifine yağ ilave ederek fırında yapmaya karar verdim.
 
Sonuç: Hafif ve muhteşem bir sebzeli mücver. Hem besin değeri yüksek, hem leziz, hem de hafif bir tarif olarak her zaman deneyebileceğinizi düşündüğüm bir yemek çıktı ortaya....

Malzemeler
4 Orta boy kabak
2 Büyük boy havuç
3 Orta boy patates
5 İri boy taze soğan 
Biraz beyaz peynir ( ben kaşar loru koydum )
5 yumurta 
10 yemek kaşığı un ( tepeleme )
1 Çay kaşığı karabiber
1 Çay kaşığı kırmızıbiber
1 Paket kabartma tozu
1 Çay bardağı zeytinyağı
Tuz
Çörek otu 

Havuç ve patatesleri rendeliyoruz. Ben iri tarafını kullandım rende makinesinin (Reklam olmasın ama M.....X marka elektrikli rende makinesi çok pratik)   Daha sonra ayrı bir kapta kabakları rendeliyoruz. Anneciğimin müthiş püf noktalarından birisi ile; mücveri sulandırmaması için rendelediğimiz kabakların suyunu almak üzere biraz tuz ekip bir süre bekliyoruz ve kabağın saldığı suyu süzerek malzemelerimize ilav ediyoruz. Soğanları ince ince kıyıyoruz, peyniri de rendeliyoruz ve yumurta, un, kırmızıbiber, karabiber, tuz, kabartma tozu ve zeytinyağımızı da katarak tüm malzemeyi iyice karştıryoruz. Mücveri fırında yapacağımız için kıvamı biraz koyu olmalı. Orta boy bir fırın tepsisine yağlı kağıt sererek karşımı döküyoruz ve çörek otu serperek önceden ısıtmış olduğumuz 180 C fırında yaklaşık 1 saat pişiriyoruz. Afiyet olsun :)

Not : Bu karşımın içine yağ koymayarak ve daha az un ile akışkan bir karışım oluşturarak yağda da kızartabilirsiniz.



BEEF STROGANOFF



Aylardır tarif paylaşmadığımdan da anlaşılacağı üzere uzun bir süredir mutfaktan ayrı zaman geçiyordum... Diyetteyken sevgilinizden ayrılmışsınız gibi onu hatırlatan her tür olaydan ve materyalden uzak durursunuz ya, işte ben de tencereden, buzdolabından, kek kalıplarımdan uzak kalmayı tercih ettim. Ama artık yeter, mutfakta biri olma vakti geldi yine :) Sahalara, sevgili tarif defterime ve ocak başına dönmemin şerefine işte eski bir tarif size.
 
Neredeyse 10 yıl önce Gülriz Sururi'nin televizyonda verdiği bir tarifi hatırlamaya çalıştım ve hafızamla tahminlerimi katmerleyerek cidden başarılı bir Beef Stroganoff yapmayı başardım. Mutlaka denemelisiniz, pişman olmayacaksınız.


Malzemeler ( 4 kişilik )

500 gr jülyen doğranmış dana biftek
1 Büyük kuru soğan
400 gr mantar
10 adet Kornişon turşu
1 küçük paket çiğ krema
Hardal
Süt
Beyaz Şarap
Tuz
 
Biftekleri az yağlı teflon tavada suyu çekene kadar pişiriyoruz. Suyunu çekince ince ince doğradığımız soğanı ilave ediyoruz. Pişirmeye devam ederken, diğer yandan dilimlediğimiz mantarları başka bir tavada soteliyoruz. Pişmekte olan ete yumuşaması ve aroma katması için biraz beyaz şarap ilave ediyoruz. Mantarları da ekledikten sonra turşuları katıyoruz. Etin iyice yumuşadığından ve diğer malzemelerle kaynaştığından emin olunca, bir kasede karıştırdığımız krema, biraz süt, 2 tatlı kaşığı kadar hardal ve arzu ettiğiniz kadar tuzu etin içine ekliyor ve pişirmeye devam ediyoruz. Sosla et kıvamını bulunca altını kapatıyoruz. Tercihen makarna ve kızarmış patatesle servis etmenizi öneririm. Afiyetle yiyeceğinizi düşünüyorum :)


9 Ağustos 2012 Perşembe

SÜTLÜ İRMİK TATLISI


Bir yaz geçti ve ben hiç bir tarif eklemedim bloga, Malum yaz başlayınca bir zayıflama sevdası eser başımızda...E hal böyle olunca da, mutfaktan mümkün  olduğunca uzak durmak lazım. Yine de ben dayanamadım ve geçenlerde arkadaşlarım için hafif ve kolay bir yaz tatlısı için kolları sıvadım ve sonuç enfes :) 

Malzemeler
9 Yemek Kaşığı İrmik
9 Yemek Kaşığı Toz Şeker
1 kg Süt

Sosu İçin 
1.5 Su bardağı meyve suyu (tercih sizin )
1 Yemek Kaşığı tepeleme Buğday Nişastası
1 Çay Bardağı Toz Şeker

İrmik, Şeker ve Sütü muhallebi kıvamında pişiriyoruz ve borcama döküyoruz. 

Sos malzemelerimizi de topaklanmaması için çırparak pişiriyoruz. Ocağın altını kapadıktan sonra soğutmak için çırpmaya devam ediyoruz. 

Borcamda bizi bekleyen tatlımızın üstüne seçtiğiniz meyve suyuna yakışacak meyveleri dizyoruz ve üstüne sosumuzu döküyoruz. Sonra bi güzel soğuması için yallah buzdolabına :)

İşte bu kadar basit ve bir o kadar leziz tatlımız :)

Afiyet olsuuuunnn :)

2 Haziran 2012 Cumartesi

CUNDAAAAAAAAAAA :)




 "Yeter artııık" modunda kara kara Ankara'da hayatımı sürdürürken, 4 gün Cunda'ya kaçma fırsatım oldu ." İşte budur yaşamak!!! "dedim ayağımı basar basmaz Cunda'ya. Cennet gibi yerlerin olduğunu bilerek yaşamak nedir ki Ankara'da...  



Kaçın siz de, kaçın da esir şehrin insanı olmaktan kurtarın kendinizi. 4 gün o zaman gelir size 4 ay gibi. Ama şimdi kaçın, okullar kapanmadan, yazlıkçılar kıyıları istila etmeden, çiçekler haala dalında, deniz haala mavi iken, kaçın daha denizden balık kokusunu alabilecekken, sokaklarda kimseye değmeden yürüyebilecek iken. 
Boş bir sandalye bulabilecek iken...



Kokulu ada Cunda "Moshos" sizi bekler, zeytinler dalında, güller dört bir yanda, sardunyalar saksılarda :) Yel değirmenleri olsa da dört bir yanında, Don Kişot olmaya gerek yok orada :) 




Çünkü; Cunda'da kedi gibi huzurlu, zeytinyağı gibi saf, 
deniz gibi duru, rüzgar gibi dinç, 
çiçekler gibi renkli, taş gibi sağlam olursun... 



O zaman gidince ne mi yapın? Elinizde fotoğraf makinesi yüzyıllık taşlarla döşeli sokakları karış karış gezin, birbirinden güzel evlerin önünden geçin, havadaki kokuyu içinize çekin...



- Asırlık Taş Kahve'nin beyaz tahta sandalyelerinde deniz nazır oturarak damla sakızlı Türk kahvenizi içmeden,
- Saki & Mustafa'nın yerinde meşhur lokma tatlısını yemeden,
- Ada Sport Cafe'de lor tatlısi ile sakızlı dondurmayı tatmadan,
- Vino Şarap evinin güler yüzlü misafirperverliği eşliğinde müthiş şarapların tadına bakmadan,
- Cunda Meze Dünyasında içkinizi yudumlarken, eşsiz deniz mahsulü ve mezelerin keyfine varmadan,
- Karadeniz Pastanesi'nden lorlu kurabiye ve kavala kurabiyesi almadan, 
- Has Ada'dan zeytin ve zeytinyağı almadan,
- Organik ürünleri unutmamak adına köy pazarına uğramadan,
- Aşıklar tepesine çıkmadan,
Tarihi yel değirmenlerini, Kilise ve manastırları gezmeden,
- Tabiat parkına ve eşsiz koylara gitmeden, 

 ve en önemlisi de, 

Matruşka Tasarım'dan sevdikleriniz ve eviniz için birbirinden güzel ve özel tasarımlara sahip olmadan geri dönmeyin :)


Nerede kalacağız derseniz, önerim eski bir taş konak olan butik otel Ziya Bey Konağı olacaktır :)

Durmayın gidin, sizin de nefes almaya hakkınız var :)